Kiliseye gitmek

Kiliseye gitmek



Sual: Gezmek için, kiliseye gitmekte, mahzur var mıdır?

CEVAP

İbni Abidin hazretleri, (Kilisede şeytanlar toplanır) buyuruyor. (Redd-ül-muhtar)

Bir ihtiyaç olmadan, şeytanların toplandığı yere gidilmez. Hele, oradaki ayinlere katılmak ve papazdan dua etmesini istemek, hiç caiz olmaz.


Her şey günah mı?



Sual: Ne yapsak günah deniyor. İslamiyet’te her şey günah mı?

CEVAP

Hayır, dinimizde her şey günah değildir. Helal olan şeylerin yanında, haramlar çok azdır. Bütün meyveler, bütün sebzeler, zehirli olanları hariç, bütün otlar mubahtır. Deniz haşaratı hariç, bütün balık çeşitleri, sarhoş edenler hariç, bütün içilecek şeyler helaldir Mahrem akraba ve dinsiz olanlar hariç, yabancı kadınların hepsi ile evlenmek mubahtır. İpek hariç, bütün giyecekler mubahtır. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

Allahü teâlânın mubah ettiği, izin verdiği şeylerin çeşidi ve sayısı pek çoktur. Haram ettiği, yasak ettiği şeyler ise, pek azdır. Mubahlardaki fayda ve lezzet, haramlardan çok fazladır. Allahü teâlâ mubah işleyeni sever, haram işleyeni sevmez. Aklı olan kimse, çabuk geçen bir lezzet için, Allahü teâlâyı gücendirmeyi elbette istemez. (1/163)

Allahü teâlâ kullarına çok merhamet ve ikram ederek, mubahlarla zevklenmeye izin vermiş ve pek çok şeyi mubah etmiştir. Helal olan bu sayısız zevkleri, lezzetleri bırakıp da, haram edilen birkaç zevke sapmak, Allah’a karşı, ne kadar edepsizlik olur. Hem de, haram ettiği lezzetleri, daha fazlası ile mubahlarda da yaratmıştır. Helal olan çeşitli nimetlerin zevkleri bir yana, insanın işinden, Rabbinin razı olmasından, daha büyük zevk olur mu? Bir kölenin işini, efendisinin beğenmemesinden daha büyük sıkıntı olur mu? Biz kuluz, sahibimiz olan Allah’ın emrindeyiz. Başıboş değiliz. (1/73)
Birkaç niyet



Sual: Sünnetleri kılarken, mesela öğlenin sünnetini kılarken ilk kazaya kalan öğle namazının farzına, vaktin sünnetine, yeni abdest almışsa, sübha namazına, camide kılıyorsam, tehıyyat-ül mescide, sefere çıkıyorsam, tehıyyat-ül-menzil namazına da, niyet ediyorum. Peki, ikindinin veya yatsının sünnetini kılmadan farzına başlasak, yine aynı şekilde niyet edebilir miyiz?

CEVAP

Vaktin farzını kılarken, kaza namazı ile vaktin sünnetine niyet edilmez, diğerlerine, yani sübhaya, tehıyyat-ül-mescide ve tehıyyat-ül-menzile de niyet edilebilir.

Mantıkla din olmaz






Sual: (Allah, her dili bilir, namazda Arapça okumak şart değil, Allah’tan hiçbir şey gizli değildir. O her şeyi görür. Onun için, insanlar yokken çıplak namaz kılmanın sakıncası olmaz) diyenler çıkıyor. Bana da mantıklı geldiği için, doğru mu diye sorma gereğini duydum.

CEVAP

Mantıkla din olsa, herkes kendine göre bir din meydana çıkarır. İnsan sayısı kadar din olur. Dinde nakil esastır. Nakil de, selim olan akla aykırı değildir. Evet, Allah her dili bilir. Zaten bütün dilleri o yarattı. Fakat ibadet dilini, Arapça olarak bildirdi. Onun emrine uymak şarttır.

Kur'an-ı kerimi başka dile tercüme edip, Kur'an yerine bunu okumak haramdır. (Fetava-i fıkhiyye)

Bu konuda Diyanet’in bir kararı şöyledir:

(Kur’andan kolayınıza geleni okuyun) âyetinde olduğu gibi, Peygamber efendimiz de namaz kılmayı tarif ederken, (Kur’andan hafızandakilerden kolayına geleni oku) buyurmuştur. Bu itibarla namazda Kur’an-ı kerim okumak; kitap, sünnet ve icma ile sabit bir farzdır. Kur’an, sadece mânâ olarak değil, Resulullahın kalbine elfazı [sözleri] ile indirilmiştir. Bu elfazdan başka lafızlarla ifade edilen mana, Kur’an değildir. Çünkü, indirildiği elfazın dışında, hatta Arapça bile olsa, başka sözlerle ifade edilen mânâ, Kur’an değildir. Kur’an kavramında sadece mânâ değil, bir rüknü olarak onun elfazı da vardır. Bunun için tercümesine Kur’an denilemeyeceği ve Kur’an hükmünde olmadığı konusunda İslam âlimleri görüş birliği içindedir. (DİB Din işleri Yüksek Kurulu 4.12.1997 gün ve 103 sayılı kararı)

Evet, Allah gizli olanları da bilir ve görür. Ama çıplak durmayı, çıplak ibadet etmeyi yasakladı. Namaz kılarken, en güzel elbisemizi giymemizi emretti. Peygamber efendimiz de, yıkanırken bile örtünmemizi bildirerek buyuruyor ki:

(Allahü teâlâ hayayı ve örtünmeyi sever. Öyle ise yıkanırken avret yerinizi örtün.) [Ebu Davud]

(Avret yerlerinizi örtün! Yalnız iken de Allahü teâlâdan haya edin!) [Tirmizi]



Tevbeyi geciktirmek



Sual: Bir günah işliyoruz, yine işleriz diye tevbe etmiyoruz. Tevbeyi geciktirmenin mahzuru var mıdır? Tevbe ettim demek yeterli midir?

CEVAP

Her günahtan sonra, hemen tevbe etmek farzdır. Tevbeyi bir saat geciktirince, günah iki kat olur. Tevbe ettim demek, tevbe olmaz. Çünkü, tevbenin sahih olması için üç şart lazımdır:

1- Hemen günahı bırakmalıdır.

2- Günah işlediğine, Allahü teâlâdan korktuğu için, utanmak ve pişman olmak lazımdır.

3- Bu günahı bir daha hiç yapmamayı gönülden söz vermektir. Allahü teâlâ şartlarına uygun olan tevbeyi kabul edeceğine söz vermiştir.



Müminlerin anneleri



Sual: Resulullahın hanımları, müminlerin anneleri olduğuna göre, Hazret-i Ömer’in Resulullah ile evlenen kızı Hafsa validemiz, Hazret-i Ömer’in de annesi mi oluyor? Yoksa bu istisna mıdır?

CEVAP

Bizzat annesi olmakla, annesi hükmünde olmak ayrı şeydir. Peygamber efendimizin bütün zevceleri, müminlerin annesi hükmündedir. Mesela anne ile evlenilmediği gibi Resulullahın dul kalan zevceleri ile de evlenmek, müminlere haramdır. Hazret-i Hafsa validemiz, Hazret-i Ömer’in de annesi hükmündedir. Kızı olduğu halde, hazret-i Ömer, Ona da, anne gibi saygılı davranmak zorundaydı.







Dinimiz İslam E-Mail Grubu

Gruba üye olmak için: [url]http://www.dinimizislam.com/mailgrubu.asp[/url]






[size=18px][/size][color=olive][/color]

Konular