Cinlerin zararları

[color=blue][size=18px]Cinlerin zararları

Sual: Cin insana zarar verir mi, insan şekline girebilir mi? Zararından korunmak için ne yapmalı?
CEVAP
Cinlerin Müslüman olanı ve olmayanı vardır. Müslüman olan cinlerden, insanlara bir zarar gelmez. Bunlar, yalnız ibadet ederler. Ehl-i sünnet âlimleri bunları tanır. Salih insanlar gibi görünür ve sohbet ederler. Kâfir olan cinler, insanlara çeşitli şekilde zarar verirler. İnsandan ayrılmayıp her şekle girebilirler. Mesela mikrop şekline girip insanın damarlarında dolaşırlar. Yalnız müminlerin kalbine giremez ise de, kalbine vesvese verebilir. Keçi, yılan, kedi şekline girdikleri çok görülmüştür.
Kâfir cinler, iyi insan şekline de girip, iyi ve faydalı şeyler de yaparlar. Kâfir ve fasıklarla arkadaşlık yapınca, hiç ayrılmayıp onları günaha ve küfre sokarlar. Cinler ve şeytanlar, rüyada da görülebilir. Çok güzel şekle girip, ihtilama sebep olurlar. Melekler, insanları cinlerin zararından korur.
Âyet-i kerime ve dua okuyup, Allahü teâlâya sığınanlara da cinler bir şey yapamazlar.
İnsanlara, hastalıkların tedavilerini ve gerekli ilaç öğrettikleri, sara hastasının bedenine girip, ona zarar verdikleri, insanlara nazarlarının değdiği, kitaplarda yazılıdır. Cin üç sınıftır:
1- Rüzgar ve hava gibi olanlar.
2- Yerdeki böcek ve hayvancık gibi olanlar.
3- Dinin emir ve yasaklarına uymakla vazifeli olanlar ki, bunlara hesap ve azap vardır.
Cin, ateş ve havadan yaratıldığı için çok latiftir, çabuk hareket eder, hafif bir çarpmada hemen ölürler. Ömürleri kısa, din bilgileri azdır ve kibirli olurlar, birbirleri ile hep dövüşür ve savaşırlar. Cinnin ölümü, yerde kaybolmakla olur. İhtiyarları gençleşir, çocukluk haline döner ve ölüp yerde kaybolur.
Kâfir cinler, cinci ve büyücülerin bildirdiği insanlara sihir = büyü yaparlar. Hadika’daki hadis-i şerifte, (Sihir [büyü] yapan, yaptıran ve inanan, bizden değildir) buyuruluyor. Cinciler, falcılar ve yıldız nameye bakıp, sorulan her şeye cevap verenler, büyücü sınıfına girerler. Bunlara gidip, söylediklerine, yaptıklarına inanmak, bazen doğru çıksa bile, Allah’tan başkasının her şeyi bildiğine ve her dilediğini yapacağına inanmak olup, küfür olur
Geçmiş şeyleri cinden sormak caiz, ileride olacak şeyleri sormak, caiz değildir. Çünkü geleceği ve gaybı ancak Allahü teâlâ bilir. Kâfir cinler yalancı olduğu için, olmuş şeylere de, görmeden gördük diyebilirler. Cinciye gidip, insanı cinden kurtardığına inanıp, ona ücret vermek caiz değildir.
Cinden kurtulmak için en tesirli silah, Kelime-i temcid yani, (Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahil aliyyil azîm) ve istiğfar duasıdır. Bunları okuyandan, cinler kaçar ve büyü bozulur. Cin mektubu denilen duayı, yanında taşıyana veya evinde bulundurana cin gelmez, dadanmış olan cin de gider.
Âyet-el-kürsi, İhlas, Muavvizeteyn ve Fatiha surelerini sık sık okumak da, insanı cinden muhafaza eder. Bu âyet-i kerimeleri okumakla, bu mektubu taşımakla, şifa âyetlerini okumakla ve yazıp suyunu içmekle faydalanmak isteyenlerin, Ehl-i sünnet itikadına uygun olarak, doğru iman sahibi olması gerekir. Bunları yazanın ve kullananın itikadı doğru olmazsa ve haram işlerse, faydaları görülmez.
Cin ve şeytan şerrinden kurtulmak için ve sara hastalığına ve sihre, büyüye karşı, koruyucu âyet denilen (âyât-ı hırz)ı yedi gün okumalı ve bu âyetleri üzerinde taşımalıdır.
Evliyanın ruhları, görünmeden de, görünerek de, sevdiklerine fayda verir ve belalardan korur. Onları tanımaya, sevmeye ve sevilmeye uğraşmalıdır. (S. Ebediyye)

Sünnet nedir?

Sual: Okuduğum kıymetli bir kitapta deniyor ki:
(Server-i âlem, namazda, rükudan kalkarken, (Semi’ Allahü limen hamideh = Allahü teâlâ, kendisine hamd edenin hamdini işitir, yani kabul eder) deyince, ilk safta bulunan Hazret-i Muaviye, (Rabbena lekel hamd = Hamdimizi kabul eden Rabbimiz, sana hamd olsun) dedi. Böyle söylemesini, Resulullah efendimiz, takdirle karşıladı. Bunu söylemek, kıyamete kadar sünnet olarak kaldı. Resulullahın takdirine mazhar olmak, ne büyük nimettir. Onun söylediği bir sözü kıyamete kadar Müslümanların söylemesine sebep olmak da, ayrı bir fazilettir.)
Bir sahabinin söylemesi, nasıl namazda sünnet olur ki?
CEVAP
Sünnet, sadece Peygamber efendimizin yaptığı işler değildir. Birisini bir şey yaparken görüp de, bir şey demezse veya onu yapın derse, o da, sünnet olur. Burada yapılan işi beğenmesi, o işe razı olması ve bundan sonra bu işin yapılmasını emretmesi, o işin, sünnet olduğunu gösterir.

Şartlarına uygun ibadet

Sual: Namazın, abdestin şartlarına uymayan bazıları, (Ben yapayım da, Allah kabul eder. Başkaları hiç kılmıyor ya...) diyor. Bu, doğru mu, böyle ibadeti Allah kabul eder mi?
CEVAP
Hayır, doğru değildir. Gelişigüzel ibadet olmaz. Keyfimize, aklımıza göre yahut kolayımıza geldiği gibi ibadet yapamayız. Dinimizin bildirdiği şekilde ibadet etmeli. Kulun vazifesi, kendi aklına değil, dinin emrine uymaktır. İbadet, kulluk da, bu demektir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
İnsanlar, yok iken sonradan yaratılmış, zayıf, muhtaç, ayıplı ve kusurludur. Allahü teâlâ ise, sonsuz vardır. Ayıplardan, kusurlardan, uzaktır. Bütün üstünlüklerin sahibidir. İnsanların, Allahü teâlâya, hiçbir bakımdan benzerlikleri, yakınlıkları yoktur. Böyle aşağı kullar, öyle bir yüce Allah’ın şanına yakışacak bir şükür yapabilir mi? Çünkü çok şey vardır ki, insanlar onları, güzel ve kıymetli sanır. Fakat Allahü teâlâ, bunları kötülük bilir ve beğenmez. Saygı ve şükür sandığımız şeyler, beğenilmeyen, bayağı şeyler olabilir. Bunun içindir ki, insanlar, kendi kusurlu akılları, kısa görüşleri ile, Allahü teâlâya karşı şükür, saygı olabilecek şeyleri bulamaz. Şükretmeye, saygı göstermeye yarayan vazifeler, Allahü teâlâ tarafından bildirilmedikçe, övmek sanılan şeyler, kötülemek olabilir.
İşte, insanların Allahü teâlâya karşı, kalb, dil ve beden ile yapmaları ve inanmaları lazım olan şükür borcu, kulluk vazifeleri, Allahü teâlâ tarafından bildirilmiş ve Onun sevgili Peygamberi tarafından ortaya konmuştur. Allahü teâlânın gösterdiği ve emrettiği kulluk vazifelerine, (İslamiyet) denir. Allahü teâlâya şükür, Onun Peygamberinin getirdiği yola uymakla olur. Bu yola uymayan, bunun dışında kalan hiçbir şükrü, hiçbir ibadeti, Allahü teâlâ kabul etmez, beğenmez. Çünkü insanların iyi, güzel sandıkları çok şey vardır ki, İslamiyet, bunları beğenmemekte, çirkin olduklarını bildirmektedir. (3/17)
Her Müslümanın kendisine lazım olan ilmihal bilgilerini, doğru yazılmış, nakli esas alan bir ilmihal kitabından öğrenmesi gerekir.
Üç hadis-i şerif meali şöyledir:
(İlimden bir mesele öğrenmek, dünyadaki her şeyden kıymetlidir.) [Taberani]
(Bir kimse amel etmese de, ilimden bir mesele öğrenirse, bin rekat [nafile] namazdan efdal olur. Eğer öğrendiği ilim ile amel eder veya bunu başkasına öğretirse hem bunun sevabını alır, hem de kıyamete kadar onunla amel edenlerin sevabını alır.) [Hatib]
(Bilerek yapılan az bir ibadet, bilmeyerek yapılan çok ibadetten daha iyidir.) [Şir’a]

Namazda elhamdülillah demek

Sual: Namazda, elhamdülillah diyenin, namazı bozulur mu?
CEVAP
Hayır, bozulmaz. Eğer aksırdıktan sonra derse, yine namazı bozulmaz. Fakat aksırdıktan sonra Elhamdülillah diyenin, namazı bozulur diyen âlimler de olduğu için, dememek iyi olur.

Dinimiz İslam E-Mail Grubu
__________________


Yavuz Sultan Selim Han

Sual: Yavuz Sultan Selim Han’ın, kulağına küpe taktığı, doğru mu?
CEVAP
Hayır, doğru değildir. Ona ait olduğu söylenen, küpeli ve burma bıyıklı resmin, Şah İsmail’e ait olduğu bazı tarih kitaplarında yazmaktadır. Sadece Yavuz Sultan Selim Han değil, hiçbir Osmanlı, kadın gibi küpe takmaz, sünnete aykırı bıyık da bırakmazdı.
Bazı tarih kitaplarında ise, küpe takmak kölelere has bir alamet olduğu için, (Ben İslam’ın kölesiyim) diyerek bir defa küpe takıp, sonra hemen çıkardığı da, bildiriliyor.

Dini alet etmek

Sual: Dini, politikaya veya herhangi bir çıkara alet etmek, günah değil midir?
CEVAP
Evet, çok büyük günahtır. Dinimiz; temiz ahlak sahibi olmayı, merhameti, muhabbeti, büyüklere itaati, küçüklere şefkati emreden ve insanları doğru yola götüren, Allahü teâlânın razı olduğu yoldur. Dini, siyasete [politikaya] alet etmek yahut başka şahsi menfaatler için kullanmak, çok büyük bir günahtır. (H. L. O. İman)

Melekler Cennettedir

Sual: Melekler Cennete girecekler mi?Hiçbiri yiyip içmediğine ve evlenmediğine göre, Cennete girmeleri abes olmaz mı? Girseler bile, Cennetten ne zevk alacaklardır?
CEVAP
Meleklerin hepsi, Cennete girecektir. Melekler de, sayısız nimete kavuşacaklardır. Kulağın zevki ayrı olduğu gibi, gözün zevki, burnun zevki, kalbin zevki de farklıdır. İnsan güzel bir manzara seyretse, yemek yemesinden daha çok zevk alabilir. Çocuk oyundan öyle zevk alır ki, yiyip içmek hatırına bile gelmez.
Cennette Resulullah efendimizin, diğer peygamberlerin ve evliyanın öyle güzel sohbetleri olacak ki, bir çok nimetten üstün olacaktır.
Ahirette Cehennemliklerin en büyük azapları, Cehennem ateşi değildir. Allahü teâlâyı kahır ve celal ile, yani şiddetli azap edici olarak görmeleridir. Bu görme çok şiddetli ve büyük bir azap olacaktır. Cehennemde çekilen bütün azaplardan, daha büyük bir azap olacaktır. Cehennemdeki çeşitli azaplar, bunun yanında çok hafif kalacaktır. Kâfirler, Allahü teâlâyı o halde görmek yerine, Cehennemi tercih edeceklerdir.
Cennettekilere, lütuf ve cemal ile, yani büyük bir nimet, büyük bir zevk olarak görünecektir. Cennetteki bütün büyük nimetler, Allahü teâlâyı görmenin yanında çok hafif kalacaktır.
Melekler Cennette sohbetlere katılacak ve Allahü teâlâyı görerek en büyük nimetlere kavuşacaklardır. En büyük nimetler, yiyip içme nimetiyle kıyas bile edilmez.

İlk Cuma namazı

Sual: İlk Cuma namazı nerede ve hangi camide kılındı?
CEVAP
Resulullah efendimiz, ilk Cuma namazını Medine ile Kuba arasında Ranona vadisinde bulunan Mescid-i Cuma isimli camide kılmıştır.

Kilise tamiri

Sual: Kilise ve içki fabrikasının elektrik, tamir işlerini veya başka tamiratlarını yapmak günah mıdır?
CEVAP
Hayır. Bu işlerin kendisi günah olmadığı için, tamiratlarını yapmak caizdir. (Bezzaziyye)

Meyhaneye girerken

Sual: Bir iş için, kumarhaneye veya meyhaneye giren kimse, Besmele çekse günah olur mu?
CEVAP
Hayır, günah olmaz. Haram işlerken Besmele çekilmez.

Yaradan kan çıksa

Sual: Namaz kıldıktan sonra yarasından veya çıbanından kan çıktığını gören kimse, kıldığı namazı iade etmesi gerekir mi?
CEVAP
Eğer selam verince hemen bakıp, damlamış görür ise, namazını iade eder. Selamdan birkaç dakika sonra bakıp görürse, namazını abdestli kılmış sayılır.
Böyle akan yarası olan kimsenin Maliki mezhebini taklit etmesi iyi olur. Çünkü, Maliki’de yarasından kan çıksa da, abdesti bozulmuş olmaz. Kan, namazda iken çamaşırına bulaşsa da, Maliki’de necaset namaza mani olmaz.

[size=18px][/size][color=blue][/color][/size][/color]