İçki satan yerden alış veriş

[color=blue][size=18px]İçki satan yerden alış veriş


Sual: İçki satan yerden, alış veriş yapmak caiz midir?
CEVAP
İhtiyaç olunca veya içki parası, para üstü olarak alınmazsa caiz olur. Büyük marketlerde, çok kasa olduğu için, içki parasının para üstü olarak alınma ihtimali daha azdır. Tam para verilirse, yahut kredi kartı kullanılırsa, bu ihtimal hiç kalmaz. (İçki satan fâsıktır, fâsıkla alış veriş yapmamalı) denebilir. Bu ayrı bir husustur. Namaz kılmayan, içki içen fâsık birinin dükkanında, içki satılmıyorsa, ondan da alış veriş yapmak caiz olur.


On bir ihlas okumalı

* Her namazdan sonra, on bir ihlas okumayı ihmal etmemeli. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Üç şey kendisinde bulunan kimse, Cennete dilediği kapıdan girecektir: Kul hakkını ödeyen, her namazdan sonra on bir defa ihlas suresini okuyan, katilini affederek ölen.)
* İman varsa, her şey var demektir; iman yoksa hiç bir şey yoktur. İman, hayattır, candır. Beden, topraktan var oldu, tekrar toprak olacaktır. Bedene can veren imandır. Büyükler, imansız bedeni seyyar kabre benzetmişlerdir.
* Ehli sünnet itikadını yaymak kimlere nasip olmuşsa çok şükretsinler, hâllerini bozmasınlar. Allahü teâlâ elimizden alır, başka diyarlara, başka kullarına verir diye çok korksunlar. Bu bir rahmet bulutudur, gezer, kim ve nere layıksa oraya rahmetini bırakır.
* İtaatsiz hizmet olursa fitne olur. Hizmetin, itaate uygun olmasının bereketi vardır.
* Edepli insanın, ömrü artar.
* Müslümanın hedefi, sonsuza olmalıdır.
* Müslüman, almak için değil, vermek için uğraşır. Çünkü Müslüman için dünya, alma değil, verme yeridir. Almak ahirettedir.
* Müminin neşesi, yüzündedir. Asık suratlı olmak ona yakışmaz.
* Namaz, Müslümanın sermayesidir. Bunun hesabı verildi mi, gerisi kolay olur.
* Sadaka verin, çok iyilik yapın. Sadaka ömrü uzatır, kazayı, belayı, hastalığı savar.
* Allahü teâlâ tevbe istiğfar edeni muhakkak affeder. Kim istiğfar ederse, muhakkak kabul olur. Nasr suresinde mealen, (Rabbine istigfar et, o muhakkak tevbeleri çok kabul edendir) buyuruyor. Hud suresinde de mealen, (İstigfar okuyun, imdadınıza yetişirim) buyuruyor.
* Tevbe edelim, Allahü teâlâ tevbe edenin tevbesini kabul eder. Peygamber efendimize birisi gelip, dedi ki; ben bir günah işledim, tevbe ettim, Allahü teâlâ tevbemi kabul etti mi? Efendimiz aleyhisselam (Etti )buyurdu. Adamcağız; peki tekrar günah işledim, tekrar tevbe ettim yine kabul etti mi? dedi. Efendimiz aleyhisselam tekrar (Etti) buyurdu. O zat tekrar sorunca, Peygamber efendimiz (Boşuna nefesini tüketme, kıyamete kadar da bu sürse, sen tevbe ettikçe, Allahü teâlâ seni affeder) buyurdu.
* İnsanlar üç kısımdır:
1- Gıda gibi olanlar, her zaman gerekir.
2- İlaç gibi olanlar, bazen gerekir.
3- Hastalık gibi olanlar. Bunlar gerekmez ise de, gelip musallat olur. Bunlardan kurtulmak için, müdara etmek gerekir.
* İyiliği Allah için yapmak lazım, iyilik ticaret değildir, yani tüccarlık değildir. Ben bunu yaptım, sen ne yaptın veya ne yapacaksın denmez. Sen yap unut, hiç ummadığın yerde karşına çıkar.
* İki şeyi unut, iki şeyi unutma. Yaptığın iyilikleri unut, sakın bir daha bahsetme. Çünkü her anlatışta, bir miktar daha sevabı gidiyor. O yazılmış bir sevap, unut. Sana yapılan kötülükleri de unut. Neden, çünkü sabrettin, Allahü teâlâ sana, bir ecir verdi, her söylediğinde kaybediyorsun. İki şeyi de unutma: Allahü teâlâyı, bir de, ölümü…


Dinimiz İslam E-Mail Grubu
__________________



İlk Müslümanlar





Sual: İlk Müslüman olan dört kişi kimlerdir?
CEVAP
Sırası ile şunlardır:
1- Hazret-i Hadice validemiz [Resulullah efendimizin hanımı idi.]
2- Hazret-i Ali [Resulullah efendimizin damadı idi.]
3- Hazret-i Zeyd bin Harise [Resulullah efendimizin evlatlığı idi. Bu zat hariç, hiç bir Sahabinin ismi, Kur'an-ı kerimde ismen açıkça bildirilmedi.]
4- Hazret-i Ebu Bekir Sıddık [Resulullah efendimizin kayınpederi ve en kıymetli dostu idi. Peygamberler hariç, bütün insanların en üstünü idi.]

Sırtüstü yatmak

Sual: (Sırtüstü yatmak Peygamberlerin âdeti) deniyor. Biz de öyle yatsak mahzuru olur mu?
CEVAP
Sırtüstü yatmak, bizim dinimizde mekruhtur. Yüzüstü yatmak, daha kerihtir. Sağ veya sola yatmalı. Hasta, rahat ettiği gibi yatar.

İmanda şüphe

Sual: İmanının devam edeceğinden şüphe etmek, küfür olur deniyor. Şüphe etmemek nasıl olur?
CEVAP
Ölünceye kadar imanım gitmeyecek diye karar vermektir. Bunda şüphe edilmez. İmansız ölebilirim diye korkmak, şüphe değildir, iman alametidir.

Tevbe edince günahlar affolur

Sual: Tevbe edilince, içki, zina gibi her günah affedilir mi?
CEVAP
Tevbe edilince, her günah affedilir. Affedilmeyen günah yoktur. En büyük günah şirktir, kâfirliktir. Kâfir bile Müslüman olunca, bütün günahları affolur.

Belaya sevinmek

Sual: Birine bela gelince sevinilirse, aynı belaya maruz kalacağı bildiriliyor. Fasıklara, kâfirlere sevinmek de, buna dahil mi?
CEVAP
Dahildir. Zâlimler, dahil değildir.

Dinde zorlama yoktur

Sual: (Dinde ikrah yoktur) ne demektir?
CEVAP
Dinde, zorlama yok demektir. Kâfir esir, Müslüman olmaya zorlanamaz demektir. Kâfir esir, isterse zimmi olabilir.

At eti yenir mi?

Sual: At eti, Şafii;de helal olduğuna göre, attan kurban kesmek caiz olmaz mı?
CEVAP
At etinin helal olması ayrı şey, kurban olması ayrı şeydir. Mesela ceylan, geyik ve zebra gibi hayvanlarla, hindi, ördek, balık gibi hayvanları da, yemek caizdir. Ama, hiç birisinden kurban olmaz. Kurban sadece, sığır, davar ve deveden olur. (Redd-ül muhtar)

Gözlükle namaz kılmak

Sual: Gözlükle namaz kılarken, burnum tam secdeye değmediğinden dolayı gözlüğümü çıkarmak zorunda kalıyorum. Abdest alırken de çıkarıyorum. Ama bazen koyduğum yeri unutuyorum, bazen de uygunsuz bir yere koyduğum için basılıp kırılıyor. Gözlüğün nereye konması uygun olur?
CEVAP
Gözlüğü, bir sapı dışarıda kalmak üzere göğsünüze gömleğin içine konursa, göğüs yere değmediği için, hiçbir zarar gelmiyor. Yeri de belli olduğu için, aramak gerekmiyor.



Dinimiz İslam E-Mail Grubu




Her işte, orta yolda olmalı

Sual: (Aşırılıktan kaçının, orta yolda olun) deniyor. Bunun ölçüsü nedir?
CEVAP
İyilik, tam orta yol demektir. Normalden ileri veya geri olmak, yahut ortanın sağında, solunda olmak, iyilikten ayrılmak olur. Ortadan uzaklığı kadar, iyiliği azalır. Hak yol birdir. Sapık, bozuk yol ise, çoktur. Orta yol deyince, iki şey anlaşılır: Bir şeyin tam ortasıdır. İkincisi, izafi, takdiri orta olmaktır. Yani belli bir şeyin ortasıdır. O şeyin ortası olduğu için, her şeyin ortası olmak lazım gelmez. Ahlak bilgisinde kullanılan, bu ikinci ortadır. İyi huy, tam ortada olmak değil, ortalamada olmaktır. Kötü huy da, bu ortalamanın iki tarafına ayrılmaktır. İyi huyların hepsi vasati [ortalama] miktarlardır. Her birinin ifrat ve tefriti birer kötü huy olur. Hak olan, doğru olan, ikisinin ortasıdır. Bunun tam karşılığı olan Türkçe bir kelime yok. Orta kelimesi tam karşılamıyor. Arapça vasat deniyor, itidal deniyor. Fransızca normal deniyor. İfrat ve tefritin de, karşılığı olan Türkçe bir kelime yok. İkisine de, aşırılık denebilir. İfrat normalden fazla, tefrit de normalden az demektir. Biri, diğerinin zıttıdır. Mesela, çok uyumak ifrat, çok az uyumak tefrittir. Her işin uygun olanı, aşırılıklardan uzak, vasat [orta] olanıdır. İfrat işi yapana müfrit denir. İleri giden, haddini aşan demektir.
Dünya ile ahiretini birlikte yürütebilen kişi, orta yolda gidenlerdendir. Dünya işlerinde de, orta yol üzere bulunmak, kişinin izzet ve şerefini arttırır.
Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(İfrat ve tefritten uzak durun.) [Buhari]
(Aşırı giden helak olur.) [Müslim]
(Hayr-ül-ümûr evsâtuhâ = İşlerin en iyisi vasat olanıdır.) [Deylemi, Beyheki]
(Her işte ifrat ve tefritten uzak dur, vasatını tercih et. Çünkü işlerin en hayırlısı orta olanıdır.) [Beyheki]
(Zenginlikte ve fakirlikte orta yolu güzel tutmayan, kullukta da orta yolu güzelce tutamaz.) [Bezzar]
(Doğru yolda olun, orta yolu tutun.) [Buharî]
(Her hususta orta yolu tutmak, peygamberliğin yirmi beşte bir parçasıdır.) [Tirmizi]
(Orta yolu tutun, istikâmetten ayrılmayın.) [Müslim]
İslamiyet, aşırılıklardan uzak vasat [orta] bir dindir. Bir âyet-i kerime meali:
(Sizi vasat bir ümmet kıldık.) [Bekara 143]
İfrat, tefrit ve vasata birkaç örnek verelim:
1- Cimrilik tefrit, israf ise ifrattır. Cömertlik ise vasattır. Bir âyet-i kerime meali:
(Harcarken, israf ve cimrilik etmezler; ikisi arasında bir yol tutarlar.) [Furkan 67]
2- Tembellik tefrittir, acele ise ifrattır. Tembellik, şimdi yapılması gereken bir işi geciktirmek, daha sonraya bırakmak demektir. Bir hadis-i şerif meali:
(Yarın yaparım diyenler, helak oldu.) [Berika]
Acele edip düşünmeden o işi yapmak ise, ifrattır. Acele edende gevşeklik ve bezginlik hasıl olur. Hayırlı bir işin olması için, acele eden, gecikince, bezginliğe, ümitsizliğe düşer. Dua eder, hemen duasının kabul olmasını ister. Duası gecikince, duayı bırakır, isteğinden mahrum kalır. Acele edenin ihlası, takvası bozulabilir. Şüpheli şeylere, hatta haramlara dalabilir. Bazı şeylerin istisnası olduğu gibi, acele etmenin de istisnası vardır. Bazı yerlerde acele etmek sünnettir.
3- İnsan bir şeye kızabilir. Bunun da, ifratı ve tefriti vardır. Öfkenin aşırı olmasına, saldırganlık denir. Saldırgan kimse, hiddetli olur, kendine ve başkasına zarar verir, bu hâl, küfre götürebilir. Hadis-i şerifte, (Aşırı öfke, imanı bozar) buyuruldu. (Beyheki)
Öfkenin normal olanına şecaat [kahramanlık, yiğitlik], lüzumundan az olmasına da korkaklık denir. Şecaat orta yoldur. Şecaat halindeki öfke, iyidir. İmam-ı Şafii hazretleri, (Şecaat gereken yerde, korkan kimse, eşeğe benzer) buyurdu. İki âyet-i kerime meali:
(Kâfirlere ve münafıklara sert davran.) [Tevbe 73]
([Eshab-ı kiram] kâfirlere karşı çetindir.) [Fetih 29]
Düşmanlara karşı korkaklık, caiz değildir. Korkarak kaçmak, Allahü teâlânın takdirini değiştirmez. Korkak kimse, karısına, kızına karşı gayretsizlik ve hamiyetsizlik gösterir, onları koruyamaz. Zillete ve zulme boyun eğer, hainlik yapanı görünce susar.
4- Çok yemek ifrattır, gerekenden az yemek tefrittir. İhtiyaç kadar yemek vasattır. Bir hadis-i şerif meali:
(Çok yiyip içmek hastalıkların başıdır.) [Dâre Kutni]
Dayanamayan kimsenin, açlık çekmesi de caiz değildir. Açlık çekmenin tahrimen mekruh olması, buna dayanamayanlar, bedenine ve aklına zarar verecek olanlar içindir. Çünkü, kendini tehlikeye düşürmek haramdır. Açlığın da, tokluğun da zararı bulunduğu için, yiyip içmekte, aşırılıktan kaçmak, orta yolu tutmak gerekir.
5- Havf, Allah’tan korkmak, reca da Allah’ın rahmetini ümit etmek demektir. Allah’ın rahmetinden ümit kesmek veya Allah’tan korkmayıp, kendini garanti cennetlik bilmek ifrattır. Bir hadis-i şerif meali:
(Her istediğini yapıp, rahmete kavuşacağını ümit eden ahmaktır.) [Tirmizi]
Bir ayet-i kerime meali de şöyledir:
(Rabbinin rahmetinden ancak sapıklar ümit keser.) [Hicr 56]
Vasat yol ise, ikisi arasında olmaktır! Bir hadis-i şerif meali:
(Havf ve reca [korku ile ümit] arasında bulunan mümin, umduğuna kavuşur, korktuğundan emin olur.) [Tirmizi]
6- Kibirlenmek ifrat, aşırı tevazu [temelluk] da tefrittir. Tevazu ise vasattır. Kendinden aşağı olanlara karşı tevazu göstermek iyi ise de, bunun ifrata kaçmaması, yani aşırı olmaması gerekir. Aşırı olan tevazua, temelluk denir. Temelluk, ancak üstada ve âlime karşı caizdir. Başkalarına karşı caiz değildir. Bir hadis-i şerif meali:
(Temelluk, Müslüman ahlakından değildir.) [İ. Maverdi]
7- Hazret-i İsa’yı aşırı sevmek ifrat, sevmemek tefrittir. Hazret-i İsa’ya Allah ve Allah’ın oğlu diyen Hıristiyanlar ifrattadır, onu sevmeyen, anasına iftira eden Yahudiler ise, tefrittedir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Yahudiler, hahamlarını; Hıristiyanlar da rahiplerini ve İsa’yı rab edindiler. Halbuki ancak tek ilaha kulluk etmeleri emrolundu.) [Tevbe 31]
(Yahudiler, Üzeyre, Hıristiyanlar da, İsa’ya Allah’ın oğlu dediler.) [Tevbe 30]
Dinimizin bildirdiği gibi, İsa aleyhisselamı, Allah’ın kulu ve peygamberi bilmek ise, vasat yolda olmaktır.
8- Hazret-i Ali’ye de aynı aşırılığı gösterenler vardır. Hazret-i Ali’yi sevmeyen hariciler [Yezidiler] tefrit ehlidir. Hazret-i Ali’ye peygamber veya ilah diyen ibni Sebeciler, ifrat ehlidir. Ehl-i sünnet ise, Hazret-i Ali’yi kendisinin ve Resulullah efendimizin bildirdiği gibi sever, bu ise vasat yoldur. Hazret-i Ali anlatır:
Resulullah bana buyurdu ki:
(Yâ Ali, Sen İsa gibisin! Yahudiler, ona düşman oldular. Mübarek annesi Meryem’e iftira ettiler. Hıristiyanlar da, Onu aşırı yükselttiler. Ona yakışan dereceden daha yukarı çıkardılar.) [İ. Ahmed]
Hazret-i Ali bu hadis-i şerifi haber verdikten sonra, (Benim yüzümden iki aşırı grup insan helak olur. Birisi, beni aşırı severek, bende olmayan şeyleri bana takarlar. Ötekiler de, bana düşman olup, birçok iftira yaparlar) buyurdu. Bu hadis-i şerifte, hariciler, Yahudilere; İbni Sebeciler de, Hıristiyanlara benzetilmiştir.
9- Bir kimseyi aşırı sevip, bütün sırlarını ona vermek ifrattır. Arkadaşına sevgisini belirtmemek, her şeyini ondan gizlemek de tefrittir. Düşmanlıkta da, aşırı gitmek ifrattır. Dostlukta da ve düşmanlıkta da, aşırı gitmemelidir. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Bir kimseyi günün birinde, aranızın açılabileceğini hesaba katarak sev. Buğzettiğine de günün birinde dost olabileceğini düşünerek buğzet.) [Tirmizi]
10- Kaderi inkâr etmek tefrit, suçu kadere yüklemek de ifrattır. Mutezile, (İnsan kendi kaderini kendi çizer) diyerek, Allah’ın takdirini inkâr eder. Cebriye de, (İnsan kaderine mahkumdur. Allah her işi zorla yaptırır) diyerek suçu kadere yükler. Vasat olanı ise Ehl-i sünnet itikadıdır.
İmam-ı a’zam, hocası imam-ı Cafer-i Sadık’a, (Allahü teâlâ, insanların istekli işlerini, onların arzularına bırakmış mı) diye sordu. O da, (Allahü teâlâ, yaratmak ve her istediğini yapmak büyüklüğünü kullara bırakmaktan münezzehtir. Ancak cebir de yoktur. Yaratmayı kullara bırakmak da yoktur. İkisi arası olagelmektedir) buyurdu. Yani, hayır ve şer, Allahü teâlânın yaratması iledir. Sevab ve günah işlemek, kulların ameline, yani insanın irade-i cüziyesine bağlı kılınmıştır ki, buna kesb denir. Kesb, yani bir şeyi yapmayı istemek kuldan, yaratmak Allah’tandır. Allahü teâlâ, insanlara zorla günah işletmediği gibi, bunu tamamen onların arzusuna da bırakmaz. Bu işler, ikisi arası olagelir.
11- İbadet yapmakta da, ifrat ve tefrit olur. İbadet etmemek veya az ibadet etmek, tefrittir. Gece gündüz, gücünün yetmediği şekilde ibadet etmeye çalışmak, mesela geceleri hiç uyumadan namaz kılmak, gündüzleri hep oruç tutmak, hanımından uzak kalmak, et, süt, tatlı gibi şeyleri hiç yememek, tefrit olur. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Din kolaylıktır. Vasattan ayrılıp aşırı gideni din mağlup eder.) [Nesai]
(Din kolaylıktır. Bir kimse, onu ince eleyip sık dokursa, din ona mutlaka gâlip gelir. Öyle ise, ifrat ve tefritten sakının, orta yolu tutun.) [Buhari]
(Dinimizde ruhbanlık yoktur. Et yiyin, hanımlarınızla mübaşeret edin! [Nafile] oruç da tutun! Tutmadığınız günler de olsun! [Nafile] namaz da kılın! Uyuyun da. Ben bunlarla emrolundum.) [Taberani]


Dinimiz İslam E-Mail Grubu
__________________
[/size][/color]

Konular