Ebrar ve mukarrebler
[color=blue]Ebrar ve mukarrebler
Sual: Ebrar ve mukarreb ne demektir?
CEVAP
Ebrar, Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için çalışan Müslümanlar, yani salihlerdir. Mukarreb ise, Allahü teâlânın sevgisine kavuşmuş olan, büyük veli demektir.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Her işin karşılığı, o işin kıymetine göre ölçülür. Tarla sürenler, sabahtan akşama kadar ter içinde çalışır. Buna karşılık, az bir şey alır. Mukarrebler, yani sultana yakın olanlar ise, her saatte yüzlerce lira alırlar. Böyle olmakla beraber, bunların bu paralarda hiç gözleri yoktur. Gözleri, gönülleri hep sultandadır. Aralarındaki farkı düşünün! (1/127)
Hadisi kudside, (Ebrar bana kavuşmayı çok istediği gibi, ben de onlara kavuşmayı çok isterim) buyuruldu. Allahü teâlâ, ebrarın şevk, arzu sahibi olduklarını bildirdi, çünkü mukarrebler vasıl oldular. Bunlarda kavuşmak arzusu artık kalmadı. Şevk, ayrı olanlarda bulunur. (1/26)
Ahireti, Cennet nimetlerini istemek, her ne kadar sevap ise de, mukarreblerce günah sayılır. Ahiretteki şeyleri istemek böyle olunca, dünyaya düşkün olmanın neye varacağını anlamalı; çünkü dünya [haram ve mekruhlar], Hak teâlânın sevmediği şeylerdir. (1/110)
Ebrar, Allahü teâlâya, Onun nimetlerine kavuşmak için ve azabından korktukları için ibadet ederler. Bu iki dilekleri ise, nefislerinin arzularıdır.
Mukarreblerden, Allahü teâlâya, korku ile ve nimetlerine kavuşmak için ibadet eden de vardır. Fakat bunların korkuları ve arzuları kendi nefisleri için değildir. Bunlar, Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için ve Onun gücenmesinden korktukları için ibadet ederler. Bunlar Cenneti de isterler; çünkü Cennet, Allahü teâlânın rızasının, sevgisinin bulunduğu yerdir. Yoksa Cenneti istemeleri, nefislerinin zevkleri için değildir. Bunlar Cehennemden korkar, ondan koruması için dua ederler; çünkü Cehennem, Allahü teâlânın gazabının bulunduğu yerdir. Yoksa Cehennemden korkuları, nefislerini azaptan kurtarmak için değildir; çünkü bu büyükler, nefislerine köle olmaktan kurtulmuşlardır. Allahü teâlâ için halis kul olmuşlardır. Bu mertebe, mukarreblerin en üstün derecesidir. (1/24)
Tasavvuftan maksat, nefs-i emmareyi tezkiye etmek, yani temizlemektir. Böylece nefis, aşağı, çirkin isteklerinin sebep olduğu, Allahü teâlâdan başka şeylere tapınmaktan kurtulur. Ondan başka, bir mabudu, maksadı kalmaz. Dünyadan bir şey istemediği gibi, ahiretten de, bir şey istemez. Evet, ahireti istemek iyidir, sevabdır. Fakat ebrar [nefislerinin sevgisinden kurtulmamış olup, nefslerini azaptan korumak ve nimetlere kavuşturmak için, ibadet eden kimse] için sevabdır. Mukarrebler, ahireti istemeyi de günah bilir. Zat-ı ilahiden başka bir şey istemez. Mukarrebler derecesine yükselmek için, fenâ hâsıl olmak lazımdır ve Zat-ı ilahinin sevgisi insanı kaplamalıdır. Bu sevgiye kavuşan, elemlerden, sıkıntılardan da lezzet alır. Nimetler ve musibetler, eşit olur. (1/35)
Dinimiz İslam Mail Grubu
[/color]
Sual: Ebrar ve mukarreb ne demektir?
CEVAP
Ebrar, Allahü teâlânın rızasına kavuşmak için çalışan Müslümanlar, yani salihlerdir. Mukarreb ise, Allahü teâlânın sevgisine kavuşmuş olan, büyük veli demektir.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Her işin karşılığı, o işin kıymetine göre ölçülür. Tarla sürenler, sabahtan akşama kadar ter içinde çalışır. Buna karşılık, az bir şey alır. Mukarrebler, yani sultana yakın olanlar ise, her saatte yüzlerce lira alırlar. Böyle olmakla beraber, bunların bu paralarda hiç gözleri yoktur. Gözleri, gönülleri hep sultandadır. Aralarındaki farkı düşünün! (1/127)
Hadisi kudside, (Ebrar bana kavuşmayı çok istediği gibi, ben de onlara kavuşmayı çok isterim) buyuruldu. Allahü teâlâ, ebrarın şevk, arzu sahibi olduklarını bildirdi, çünkü mukarrebler vasıl oldular. Bunlarda kavuşmak arzusu artık kalmadı. Şevk, ayrı olanlarda bulunur. (1/26)
Ahireti, Cennet nimetlerini istemek, her ne kadar sevap ise de, mukarreblerce günah sayılır. Ahiretteki şeyleri istemek böyle olunca, dünyaya düşkün olmanın neye varacağını anlamalı; çünkü dünya [haram ve mekruhlar], Hak teâlânın sevmediği şeylerdir. (1/110)
Ebrar, Allahü teâlâya, Onun nimetlerine kavuşmak için ve azabından korktukları için ibadet ederler. Bu iki dilekleri ise, nefislerinin arzularıdır.
Mukarreblerden, Allahü teâlâya, korku ile ve nimetlerine kavuşmak için ibadet eden de vardır. Fakat bunların korkuları ve arzuları kendi nefisleri için değildir. Bunlar, Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için ve Onun gücenmesinden korktukları için ibadet ederler. Bunlar Cenneti de isterler; çünkü Cennet, Allahü teâlânın rızasının, sevgisinin bulunduğu yerdir. Yoksa Cenneti istemeleri, nefislerinin zevkleri için değildir. Bunlar Cehennemden korkar, ondan koruması için dua ederler; çünkü Cehennem, Allahü teâlânın gazabının bulunduğu yerdir. Yoksa Cehennemden korkuları, nefislerini azaptan kurtarmak için değildir; çünkü bu büyükler, nefislerine köle olmaktan kurtulmuşlardır. Allahü teâlâ için halis kul olmuşlardır. Bu mertebe, mukarreblerin en üstün derecesidir. (1/24)
Tasavvuftan maksat, nefs-i emmareyi tezkiye etmek, yani temizlemektir. Böylece nefis, aşağı, çirkin isteklerinin sebep olduğu, Allahü teâlâdan başka şeylere tapınmaktan kurtulur. Ondan başka, bir mabudu, maksadı kalmaz. Dünyadan bir şey istemediği gibi, ahiretten de, bir şey istemez. Evet, ahireti istemek iyidir, sevabdır. Fakat ebrar [nefislerinin sevgisinden kurtulmamış olup, nefslerini azaptan korumak ve nimetlere kavuşturmak için, ibadet eden kimse] için sevabdır. Mukarrebler, ahireti istemeyi de günah bilir. Zat-ı ilahiden başka bir şey istemez. Mukarrebler derecesine yükselmek için, fenâ hâsıl olmak lazımdır ve Zat-ı ilahinin sevgisi insanı kaplamalıdır. Bu sevgiye kavuşan, elemlerden, sıkıntılardan da lezzet alır. Nimetler ve musibetler, eşit olur. (1/35)
Dinimiz İslam Mail Grubu
[/color]
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan