Gayb hakkında?...
Not: Sizlere danışmak istediğim bir konu var ve sizlerden ricam bu konuda bilgili arkadaşlar yanıtlarsa sevinirim
Ben bu konuda bir çok yazı okudum (Kur'an-ı kerim ayetleri de dahil)
Okuduklarımdan anladığım kadarı ile Gaybı sadece Allah'ın bildiği ayetlerde Kur'an-ı kerimde açık bir ifade ile belirtilmiştir
ama aynı zamanda Peygamberlerin vahiy yoluyla ve salih kimselerin yüce Allah'ın ilham etmesi yoluyla (Allah'ın izin verdiği ölçüde) kısmi olarak bazı şeyleri (Allah'ın bildirmesiyle) bilebildiği de ifade ediliyor
İnternette araştırırken okuduğum yazılara birkaç örnek:
[url]http://www.istekuran.com/index.php?page=8c3bb2e15d9fc663f0e0522ef168dc9a&id=65[/url] (Mutlaka okumanızı tavsiye ederim)
[url]http://www.islamforum.net/arsiv/929-gaybi-sadece-allah-bilir.html[/url]
[url]http://www.sevdegul.net/modules.php?name=Content9&pa=showpage9&pid=302[/url]
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Allah Dostlarının Kerametleri İle, Şeytanların Dostlarında Görülen Hokkabazlıklar Arasında Pek Büyük Farklar Vardır
Kahinlerin şeytanlardan yoldaşı vardır. Şeytanlar kulaklarıyla başkalarının söylediklerini çalarlar ve sonra adamlarına taşırlar bu çaldıklarını. Ama yine de tam duyamadıkları şeyleri yanlış taşırlar ve böylece de doğru yalana karışmış olurdu.
Bu konuda Buhari ve diğer hadisçilerin rivayet ettikleri bir hadiste Allah Rasulu buyurmaktadır:
“Melekler bulutlara iner, gökte verilmiş olan hükümleri kendi aralarında konuşurlar. Şeytanlar da kulak vererek bu konuşmaları dinlerler, sonra işittiklerini kendi kahinlerine fısıldarlar. O kahinler de bunlara birçok yalan katarak halkın arasında yayarlar.”
Müslim'in, İbni Abbas'tan rivayet ettiği bir hadiste de şöyle buyrulmaktadır:
“Allah'ın yüce Rasulu, Ensar'dan olan bir cemaatin arasında oturuyordu. Birden bir yıldız parlayarak akıverdi. Bunu gören Resul, Ensar'a sordu:
“Cahiliyet döneminde bir yıldızın parlayıp kaydığını gördüğünüzde ne derdiniz?.”
Ensar şöyle cevap verdi.
“Bir büyük ölecek, yahut da doğacak derdik!”
Allah Rasulu buyurdu ki:
“Yıldızlar herhangi bir kimsenin ölümü veya doğumu için akmazlar. Yüce Allah bir şeyi hükmetti mi, Arş'ın melekleri tesbih ederler. Sonra onlara yakınlık sırasına göre, taa göklere kadar bütün göktekileri tesbih ederler. Sonra yedinci kat gökteki melekler, Arş'ın meleklerine:
“Rabbimiz neyi hüküm ve ferman buyurdu?” diye sorarlar. Ve sorularının cevabını onlardan alırlar. Böylece, dalga dalga, dünyaya en yakın meleklere kadar ulaşır bu hüküm ve irade. İşte bu esnada şeytanlar kulak hırsızlığı yaparak bir şeyler işitmeye bakarlar. Ama tespit edilerek kovulurlar. Kendilerini işte böyle bir parlak yıldız kovalayıp takip eder. Bu şeytanlar işitebildiklerini kendi dostlarına fısıldarlar. İşte kahinlerin, bu şekilde aldıkları haberler doğrudur. Fakat onlar kendiliklerinden de birçok yalan katarlar şeytanlarından aldıkları haberlere.”
Şahab: İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'da, yeryüzünü dinlemek için göğe yaklaşan cinlere Allah tarafından gönderilen yakıcı bir ışık olarak tanımlanır. Cinler önceleri, yeryüzünden haber almak için göğün bazı mevkilerine yerleşir ve dinlerdi. Ancak bu sonradan men edilir. Cinler, yeryüzüne yaklaştıklarında kendilerini yakıcı bir ışık karşılamaktadır.
Bu konuyla ilgili ayetler Cin suresi 8-9'dur. Ayetler şöyledir:
"8. 'Kuşkusuz biz göğe ulaşmak istedik, fakat onu çetin bekçilerle ve yakıcı ışıklarla dolu bulduk.'
9. 'Halbuki biz, (daha önce) göğün bazı yerlerinde gayb haberlerini dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinlemeye kalkacak olursa, kendini gözetleyen yakıcı bir ışık bulur.' "
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Şimdi gelelim asıl soruma:
Ben zaten Allah'tan başka kimsenin gaybı bilmesi gibi bir durumun söz konusu olamayacağı inancına sahibim (Elhamdülillah)
Ama yinede fala inanan yada inanmasa bile meraktan bir yada birkaç defa fal baktıran, muskacı hoca tabir edilen büyücü, dolandırıcı şarlatanlara giden kimselerin falcıların, muskacıların vs. nasıl geçmişten haber verebildiği yada geleceğe dair söyledikleri yalan ise nasıl oluyor da bu tahminlerin bazılarının gerçekleştiği konusunda bana soru yönelttikleri takdirde tam tatmin edici bir yanıt veremem...
Sormak istediğim şey Peygamber efendimiz (s.a.v.)' den sonra cinlerin yaptığı bu melekleri dinleme işi yasaklandığına göre nasıl oluyor da bu şarlatanlar geçmiş yada geleceğe dair kuvvetli tahminlerde bulunup imanı zayıf insanların aldanmasına ve küfür yolunda olan bu şarlatanlara inanmasına sebep oluyor?[/b]
Ynt: Gayb hakkında?...
[b]SORU:[/b]
Fal baktırmak doğru mudur ? Falcı - medyum gibi insanların dedikleri ne derece doğrudur ? Dinimiz açısından bu işin sakıncaları nelerdir ?
[b]CEVAP:[/b]
Bugün kenarda, köşede, neredeyse her mahallede çeşitli adlar altında kendilerine birtakım “masum” ve “modern” unvanlar takarak “meslek”lerini icra eden had ve hesaba gelmeyen falcılar kol geziyor.
“Falcılık kadar insan merakını, insan duygusunu istismar eden bir başka yol yoktur” desek, mübalağa etmiş olmayız.
Bu konuyu Peygamberimiz (a.s.m.) bir tek cümleyle ifade etmiş: “Kâhinler bir şey değildirler.” (Müslim, Selam 123) Yani geleceği okuduklarını iddia edenlerin sözleri boş, bir değeri ve bir anlamı yoktur.
İnanç noktasından bakıldığında fala baktırmak ve fala inanmak o kadar batıl ve tehlikelidir ki, Allah korusun insanı imandan bile çıkarabiliyor.
Bu konudaki birçok hadiste Peygamberimiz (a.s.m.), fal ve benzeri işlemlerin sonucuna inananların [b]“Muhammed’e indirileni inkâr etmiş sayılacağını, bunların cennete giremeyeceklerini, inanmayıp da bu işi yapanların namazlarının kırk gün kabul olmayacağını”[/b] haber verir.
Bu hadisler kesin bir tehlikeyi bildirdikleri halde dininde diyanetinde, abdestinde namazında olan kişilerin fala ve falcılara itibar edip onların kapılarını aşındırmaları ne kadar acı ve üzücüdür.
Falcılar gayb ve gelecek hakkında, insanın karakteri ve beklentileri üzerinde ahkâm kesmeye çalışırlar. Oysa geleceğin sahibi Allah’tır. Geleceği sadece ve sadece Allah bilir. Kur’an bu konuda der ki:
[b]“Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır. Başkası onu bilemez.”
(En’am, 6:59)
“De ki: Allah’tan başka ne göklerde, ne de yerde hiç kimse gaybı bilemez.”
(Neml, 27:65)
“De ki: Ben size, Allah’ın hazineleri benim yanımdadır veya ‘Ben gaybı bilirim’ demiyorum. Ben ancak bana vahyolunana uyarım.”
(En’am, 6:50)[/b]
Cebrail Aleyhisselamın, “Kıyamet ne zaman kopacaktır?” sorusuna Peygamberimiz:
[b]“Bu konuda sorulan, sorandan daha bilgili değildir”[/b] diyerek en büyük gelecek olan kıyamet hakkında bu kadar net bir cevap vermiştir. (Buharî, İman 37)
Gayb ve gelecek bilgisi Allah’ın elinde olduğuna göre, Allah’ın elçisi dahi Allah bildirmezse bilemeyeceğine, hiçbir İslam âlimi da gayb ve gelecek hakkında konuşmayacağına göre, falcıyı nereye koyarsınız? Yapıp durduklarına bir hak payı, bir inandırıcılık verebilir misiniz?
“Ama falcının dediği bazen çıkıyor” diyenler de yok değildir.
Aynı sözü bir ara bir sahabe de söylemiş, fakat Peygamberimiz ona güzel bir cevap vererek yol göstermiştir.
[b]“Bu söz cinlerindir. Cin bilgiyi kapar da dostunun kulağına tavuğun gıdaklaması gibi gıdaklar. Bu şekilde ona yüz yalandan daha fazlasını karıştırır.” (Müslim, Selam 123)[/b]
Bütün falcıların doğrudan cinlerle ilişkisi var mı, yok mu, ayrı bir konu, ama falcılık dine, imana aykırı bir uygulama olduğuna ve Peygamberimizin kesin kes reddettiğine göre, olayın şeytanî yönünün olduğu şüphesizdir.
Şeytan da bir cin olduğuna göre, geleceği okuduğu iddiasında bulunan, gaybdan haber vermeye kalkan falcılar şeytanın elinde bir oyuncak haline düşmüşlerdir.
Hadisi şerif genel bir ölçüyü veriyor. Gerek kâhin, gerekse falcı veya medyum, tarotlar, hatta burçları okuyanlar, kendilerine hangi adı takmış olursa olsunlar, dinin izin vermediği bir konuda konuşuyor, hüküm veriyorlarsa, aynı kategoriye girerler. Söyledikleri bazen tutsa bile, bu yüz tane yalanın arasından çıkan bir doğrudur. Buna doğru demek bile su götürür. Yapanı da, yaptıranı da, inananı da tehlikeye sürükler.
Birer batıl inanç ve hurafe olan falcılığı İslam dini yasaklamasına rağmen, gerek Doğu’da, gerekse Batı’da, dünyanın her yerinde, tarih boyu insanlar kendilerini bu kötü alışkanlıktan kurtaramamışlardır.
İslam öncesi Cahiliye döneminde bazı fal çeşitleri vardı. Kum üzerine bazı çizgiler çizilerek bakılan bir fal türü vardı ki, buna hattü’rreml denirdi. Bunun yanında kelime ve isimlerle fal tutma, zarlarla fal açma, astrolojik fallar, koyunun kemiğine, kurbanın ciğerlerine bakarak fal açma, su falı, çay falı, kahve falı, bakla falı, kurşun dökme, tuz falı, balmumu falı, el yazısı falı gibi fal çeşitleri uygulanmıştır.
Bilim adamları da falcılığın birer huzursuzluk kaynağı olduğunu ifade ederler. Özellikle aile geçimsizliklerinin ve yakın akrabalar arasında düşmanlık tohumlarının ekilmesine sebep oldukların söylüyorlar.
Mesela, Psikiyatri uzmanı Prof. Dr. İlhan Yargıç diyor ki:
“Falcılar, genellikle benzer söylemleri kullanır. Kadının kocasıyla sorunu vardır, problem aslında konuşulsa çözülebilecektir. Fakat falcı, birisinin kendisine büyü yaptığını söyler. Bu durumda kadın, tüm aile fertlerine karşı düşmanca tavır besler. Gerçekte böyle bir şey olmamasına rağmen, kehanet kendini kanıtlar ve aile ilişkileri kopar.”
Bir medyumcunun itirafı da dikkat çekici, diyor ki:
“Medyumluk popüler olunca bunu hobi olarak yapanlar işi ticarete döktü. İyi kötü fark etmiyor. Toplumun ruh sağlığı gerçek anlamda tehlike altında; çünkü medet bulmak için gidilen kişilerin birçoğunun kendisi problemli. Bu işi yapanların çoğunun ruh sağlığı bozuk.” (Aksiyon Dergisi, Sayı: 533)
Asıl kaynağı batıl din ve inançlar olan falın dinle, imanla, Kur’an ve İslam’la uzaktan yakından bir ilgisi ve alakası yoktur.
İnanan bir insan böyle batıl şeylerle aklını, kalbini ve imanını tehlikeye atmamalı, her şeyin Allah’ın elinde olduğuna inanmalı, Rabbine itimat edip güvenmeli, dua ederek O’na yalvarmalı, kadere olan inancını sağlam tutmalıdır.
[b][i]Kaynak: [url]www.sorularlaislamiyet.com[/url][/i][/b]
Kendi sorumun cevabını vermiş gibi oldum ama olsun :)
24.10.2008 - a.payza