Sevgilidir, Nazlanır...
[b][color=brown]Bîgâne-i mahabbetün olmaz gam-âşinâ
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina
Beytin anlamı ilk okunuşa göre “Ey derdinin yarasını merheme âşina etmeyen (yaraya merhem sürmeyen) sevgili; gama âşina olan biri, elbette aşkının yabancısı değildir.”şeklinde, ikinci okuyuşa göre de bunun tam tersi sayılan“Ey derdinin yarasını merheme âşina etmeyen sevgili; aşkının yabancısı olan biri, gamın ne olduğunu biliyor sayılmaz.” şeklinde anlaşılır. Nailî, ikinci dizeye de aynı biçimde bir çift anlamlılık vermiştir: “Ey derdinin yarası merhem ile tedavi edilemeyen sevgili...” ve “Ey derdinin dağlama yarasını merhem diye âşıkına sunmayan sevgili...” Birinci durumda sevgilinin açtığı yara mücerred (soyut) olduğu için (gönül yarası), maddi bir ilaç sayılan ve yaraya üstten sürülerek veya oğuşturularak tatbik edilen merhemin ona çare olmayacağı; ikinci durumda ise âşıkın derdinin devası olarak yine sevgiliye ait derdi (gönül yarasına daha fazla aşk acısını) istemesi (yani az acıyı daha çok acı içinde boğma arzusu) söz konusudur. Hani Fuzuli’nin “Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabîb” dediği veya “Dertleri zevk edindim...” diye başlayan şarkının güftesinde olduğu gibi.
Beyitte derdini veren ama dermanını vermeyen bir sevgiliden, yani aşkın manevi yarası olan gam ve acıya, maddi merhem bile vermeyen (kendini göstermeyen) sevgiliden söz edilmekte ve biraz sitem, biraz yakarış ortaya konulmaktadır. Bu durumda beyitte sözü edilen muhabbetin İlahî aşk, sevgilinin de Allah olduğu hemen anlaşılır. Sâlik veya kul (âşık), aşkından dolayı çektiği acı ve kederler ile olgunlaşacak, aşk içinde yolculuk yaptıkça dünyadan sovuyacak, masivayı terk edecek, gönlünü Sevgili’den gayrı her şeye kapatıp kendini temizleyecektir. Zaten gerçek aşk da, sevenin kendini Sevgili’ye adamasından öte nedir ki?!. Âşık her şeyiyle Sevgili’ye yönelecektir ki Sevgili’nin ilgisini ve sevgisini kazansın. Öyle ki, gam çekmeye alışmamış birinin Sevgili’den iltifat umması abestir. Bunu tersinden söyleyelim; aşkı olmayanın derdi de olmaz. Sevgili’nin bîgâneliği ancak âşıkın âşinalığı içindir (tezat); yoksa Sevgili’nin âşıka ihtiyacı mı var!?..
Hele düşünün bakalım; Sevgili, her yalvarışınızda size istediğinizi hemen veriyor mu?!.. Vermeyişi sizi sevmediğinden mi, yoksa O’na olan sevginizi çoğaltmanız için mi?!.. Daha fazla yalvaran bir âşık olmak aşk işinde derece kat etmeye vesile midir!?..
İskender Pala Kırkıncı Kapı[/color][/b]
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina
Beytin anlamı ilk okunuşa göre “Ey derdinin yarasını merheme âşina etmeyen (yaraya merhem sürmeyen) sevgili; gama âşina olan biri, elbette aşkının yabancısı değildir.”şeklinde, ikinci okuyuşa göre de bunun tam tersi sayılan“Ey derdinin yarasını merheme âşina etmeyen sevgili; aşkının yabancısı olan biri, gamın ne olduğunu biliyor sayılmaz.” şeklinde anlaşılır. Nailî, ikinci dizeye de aynı biçimde bir çift anlamlılık vermiştir: “Ey derdinin yarası merhem ile tedavi edilemeyen sevgili...” ve “Ey derdinin dağlama yarasını merhem diye âşıkına sunmayan sevgili...” Birinci durumda sevgilinin açtığı yara mücerred (soyut) olduğu için (gönül yarası), maddi bir ilaç sayılan ve yaraya üstten sürülerek veya oğuşturularak tatbik edilen merhemin ona çare olmayacağı; ikinci durumda ise âşıkın derdinin devası olarak yine sevgiliye ait derdi (gönül yarasına daha fazla aşk acısını) istemesi (yani az acıyı daha çok acı içinde boğma arzusu) söz konusudur. Hani Fuzuli’nin “Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabîb” dediği veya “Dertleri zevk edindim...” diye başlayan şarkının güftesinde olduğu gibi.
Beyitte derdini veren ama dermanını vermeyen bir sevgiliden, yani aşkın manevi yarası olan gam ve acıya, maddi merhem bile vermeyen (kendini göstermeyen) sevgiliden söz edilmekte ve biraz sitem, biraz yakarış ortaya konulmaktadır. Bu durumda beyitte sözü edilen muhabbetin İlahî aşk, sevgilinin de Allah olduğu hemen anlaşılır. Sâlik veya kul (âşık), aşkından dolayı çektiği acı ve kederler ile olgunlaşacak, aşk içinde yolculuk yaptıkça dünyadan sovuyacak, masivayı terk edecek, gönlünü Sevgili’den gayrı her şeye kapatıp kendini temizleyecektir. Zaten gerçek aşk da, sevenin kendini Sevgili’ye adamasından öte nedir ki?!. Âşık her şeyiyle Sevgili’ye yönelecektir ki Sevgili’nin ilgisini ve sevgisini kazansın. Öyle ki, gam çekmeye alışmamış birinin Sevgili’den iltifat umması abestir. Bunu tersinden söyleyelim; aşkı olmayanın derdi de olmaz. Sevgili’nin bîgâneliği ancak âşıkın âşinalığı içindir (tezat); yoksa Sevgili’nin âşıka ihtiyacı mı var!?..
Hele düşünün bakalım; Sevgili, her yalvarışınızda size istediğinizi hemen veriyor mu?!.. Vermeyişi sizi sevmediğinden mi, yoksa O’na olan sevginizi çoğaltmanız için mi?!.. Daha fazla yalvaran bir âşık olmak aşk işinde derece kat etmeye vesile midir!?..
İskender Pala Kırkıncı Kapı[/color][/b]
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan