Sevda

[size=18px][color=darkred]Sevda



Ne varlığa sevinirim,
Ne yokluğa yenirinim,
Aşkın ile övünürüm,
Bana seni gerek seni.
Y.EMRE

Sevda sevginin zirve noktasıdır Bu sevgiye tren kışı mahcubu için çöllere düşer düşer Artık O kalbinde ayrı bir varlık taşır Ve bu varlığın büyüklüğü, yüceliği erişilmezliği nisbetinde kişi mesafeler kat eder Burna sevda ateşi derler ki insan yavaş yavaş fenaya doğru yaklaşır bu ateşte yana yana.

Bir davaya sevdalanmak insanı o davanın yolunda nâr-ıbeyzâ eder. Vücudundan parçalar koparan kılıçlara karşı lâ kesilir Ebu Akil gibi.

Sevda vardır Uhutta kırılan inciye bedel bütün dişlerini söktürür Veysel'e de, aceb şu muydu yoksa bu muydu diye diye.. Sonra Nebiler Nebisinin Hırka-i Saadetlerini giyer bu sevda seyyahı. Nebiler Nebisi gönderir onu; bu kır çiçeklerinden başka râyiha duymamış nebi âşıkı gül-ü Muhammedi'yi koklasın diye. Sevda hasbî olursa muhakkak sevdiğine vâsıl eder insanı. Bülbül güle aşıktır ve mevsimi gelince gülşende birbirine kavuşturur Mevlâ onları.. Tohumlar bahara, çiçekler meyveye, dallar yaprağa sevdalı gibi. Ya bizler neye sevdalıyı acaba..? Bir an sonra sönecek yahut da elimizden uçacak fâni şeylere mi? Bir rüzgâr gibi geçen temelsiz ömre mi? Yoksa nazarımızı süsleyen ve iştihamızı açan şeylerle bizleri aldatmaya çalışan dünyanın fani lezzetlerine mi? Hayır, bizler Mevlâya sevdalıyız. Onun yolunda çöllere de düşsek tıpkı bir gedâ gibi rahmetini celbedinceye kadar onun kapısında beklemeye kararlıyız.

"Kaç mevsim bekleyim daha kapında
Ayağımda zincir, boynumda kement…


Mehmet ERDOĞAN [/color][/size]

Konular