Hz. Fatıma
[color=green][b]Hz. Fatıma ile Efendimiz (SallAllahu Aleyhi Vesellem) arasında çok güçlü bir sevgi bağı vardı. Babasının terbiyesi altında yetişen Hz. Fatıma, O’na çok benziyordu. Haya ve edebi, konuşma tarzı, oturup kalkması ve yaşantısıyla babasını andırıyordu.
Nebiler Serveri (SallAllahu Aleyhi Vesellem)) de kendi pâk neslini devam ettirecek olan kızını çok seviyor, kızı yanına geldiğinde onu ayakta karşılıyor, elini tutup “Hoş geldin kızım” diyor ve ona iltifatlar edip yanına veya kendi yerine oturtuyordu. (Müslim, Fezailu’s–Sahabe, 98; Ebu Davud, Edeb, 143, 144)
Efendimiz SallAllahu Aleyhi Vesellem)’in, “Fatıma benim bir parçamdır, onu sevindiren beni sevindirmiş, onu üzen de beni üzmüş olur.” (Buhari, Fezailu Ashabi’n–Nebi, 12, 29) iltifatına mazhar olan Hz. Fatıma validemizin, babasını savaş meydanlarında da yalnız bırakmadığını görüyoruz. O, Uhud Savaşı’nda mücadele eden sahabelere yiyecek ve su taşımış ve aynı zamanda yaralananların yaralarını sarmıştır. Savaşın kızıştığı bir anda gözleriyle babasını arayan Hz. Fatıma, babasının ağzından kan boşaldığını görünce hemen yanına koşmuştu. Babasının dişi kırılmıştı. O, elleriyle babasının kana bulanan yüzünü temizlemeye çalışmış, kanın dinmediğini görünce de bir hasır parçasını yakıp küllerini Efendimiz’in (SallAllahu Aleyhi Vesellem)) yüzüne bastırarak akan kanı durdurmuştu. (Müslim, Cihad, 101)
Babasına çok düşkün olan Hz. Fatıma, Efendimiz SallAllahu Aleyhi Vesellem)’in vefat anlarında yanına gelir ve babası kızının kulağına bir şeyler fısıldar. Bunun üzerine ağlamaya başlayan Hz. Fâtıma, Allah Resulü’nün kulağına eğilip tekrar bir şeyler söylemesiyle ağlamayı bırakır ve bu defa tebessüm etmeye başlar. Daha sonra bu olayın nedenini anlatan Hz. Fâtıma, Hz. Peygamber SallAllahu Aleyhi Vesellem)’in, yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak vefât edeceğini söylediğini ve kendini tutamayarak ağladığını; ancak daha sonra ehl–i beytinden kendisine ilk kavuşacak kişinin kendisi olduğunu müjdelediğinde gülümsediğini söyler. (Buhari, Fezailu Ashabi’n–Nebi, 12; Müslim, Fezailu’s–Sahabe, 97–99)
Bu müjdeyi alan Hz. Fatıma anamız, Allah Resulü SallAllahu Aleyhi Vesellem) vefat ettikten sonra onun acısına fazla dayanamamış ve yaklaşık beş buçuk ay sonra vefat ederek yine babasına kavuşmuştur. Onun analık yaptığı nurlu nesil ise, bulundukları her asrı aydınlatmış ve aydınlatmaya da devam etmektedir. Ne mutlu o nesle ve o nesle tâbî olan kutlulara...
kaynak:zaman gazetesi..ailem dergisi
[/quote][quote=ridâ ]
Hz. Fatıma ile Efendimiz (SallAllahu Aleyhi Vesellem) arasında çok güçlü bir sevgi bağı vardı. Babasının terbiyesi altında yetişen Hz. Fatıma, O’na çok benziyordu. Haya ve edebi, konuşma tarzı, oturup kalkması ve yaşantısıyla babasını andırıyordu.
Nebiler Serveri (SallAllahu Aleyhi Vesellem)) de kendi pâk neslini devam ettirecek olan kızını çok seviyor, kızı yanına geldiğinde onu ayakta karşılıyor, elini tutup “Hoş geldin kızım” diyor ve ona iltifatlar edip yanına veya kendi yerine oturtuyordu. (Müslim, Fezailu’s–Sahabe, 98; Ebu Davud, Edeb, 143, 144)
Efendimiz SallAllahu Aleyhi Vesellem)’in, “Fatıma benim bir parçamdır, onu sevindiren beni sevindirmiş, onu üzen de beni üzmüş olur.” (Buhari, Fezailu Ashabi’n–Nebi, 12, 29) iltifatına mazhar olan Hz. Fatıma validemizin, babasını savaş meydanlarında da yalnız bırakmadığını görüyoruz. O, Uhud Savaşı’nda mücadele eden sahabelere yiyecek ve su taşımış ve aynı zamanda yaralananların yaralarını sarmıştır. Savaşın kızıştığı bir anda gözleriyle babasını arayan Hz. Fatıma, babasının ağzından kan boşaldığını görünce hemen yanına koşmuştu. Babasının dişi kırılmıştı. O, elleriyle babasının kana bulanan yüzünü temizlemeye çalışmış, kanın dinmediğini görünce de bir hasır parçasını yakıp küllerini Efendimiz’in (SallAllahu Aleyhi Vesellem)) yüzüne bastırarak akan kanı durdurmuştu. (Müslim, Cihad, 101)
Babasına çok düşkün olan Hz. Fatıma, Efendimiz SallAllahu Aleyhi Vesellem)’in vefat anlarında yanına gelir ve babası kızının kulağına bir şeyler fısıldar. Bunun üzerine ağlamaya başlayan Hz. Fâtıma, Allah Resulü’nün kulağına eğilip tekrar bir şeyler söylemesiyle ağlamayı bırakır ve bu defa tebessüm etmeye başlar. Daha sonra bu olayın nedenini anlatan Hz. Fâtıma, Hz. Peygamber SallAllahu Aleyhi Vesellem)’in, yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak vefât edeceğini söylediğini ve kendini tutamayarak ağladığını; ancak daha sonra ehl–i beytinden kendisine ilk kavuşacak kişinin kendisi olduğunu müjdelediğinde gülümsediğini söyler. (Buhari, Fezailu Ashabi’n–Nebi, 12; Müslim, Fezailu’s–Sahabe, 97–99)
Bu müjdeyi alan Hz. Fatıma anamız, Allah Resulü SallAllahu Aleyhi Vesellem) vefat ettikten sonra onun acısına fazla dayanamamış ve yaklaşık beş buçuk ay sonra vefat ederek yine babasına kavuşmuştur. Onun analık yaptığı nurlu nesil ise, bulundukları her asrı aydınlatmış ve aydınlatmaya da devam etmektedir. Ne mutlu o nesle ve o nesle tâbî olan kutlulara...
Ailem[/b][/color]
Nebiler Serveri (SallAllahu Aleyhi Vesellem)) de kendi pâk neslini devam ettirecek olan kızını çok seviyor, kızı yanına geldiğinde onu ayakta karşılıyor, elini tutup “Hoş geldin kızım” diyor ve ona iltifatlar edip yanına veya kendi yerine oturtuyordu. (Müslim, Fezailu’s–Sahabe, 98; Ebu Davud, Edeb, 143, 144)
Efendimiz SallAllahu Aleyhi Vesellem)’in, “Fatıma benim bir parçamdır, onu sevindiren beni sevindirmiş, onu üzen de beni üzmüş olur.” (Buhari, Fezailu Ashabi’n–Nebi, 12, 29) iltifatına mazhar olan Hz. Fatıma validemizin, babasını savaş meydanlarında da yalnız bırakmadığını görüyoruz. O, Uhud Savaşı’nda mücadele eden sahabelere yiyecek ve su taşımış ve aynı zamanda yaralananların yaralarını sarmıştır. Savaşın kızıştığı bir anda gözleriyle babasını arayan Hz. Fatıma, babasının ağzından kan boşaldığını görünce hemen yanına koşmuştu. Babasının dişi kırılmıştı. O, elleriyle babasının kana bulanan yüzünü temizlemeye çalışmış, kanın dinmediğini görünce de bir hasır parçasını yakıp küllerini Efendimiz’in (SallAllahu Aleyhi Vesellem)) yüzüne bastırarak akan kanı durdurmuştu. (Müslim, Cihad, 101)
Babasına çok düşkün olan Hz. Fatıma, Efendimiz SallAllahu Aleyhi Vesellem)’in vefat anlarında yanına gelir ve babası kızının kulağına bir şeyler fısıldar. Bunun üzerine ağlamaya başlayan Hz. Fâtıma, Allah Resulü’nün kulağına eğilip tekrar bir şeyler söylemesiyle ağlamayı bırakır ve bu defa tebessüm etmeye başlar. Daha sonra bu olayın nedenini anlatan Hz. Fâtıma, Hz. Peygamber SallAllahu Aleyhi Vesellem)’in, yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak vefât edeceğini söylediğini ve kendini tutamayarak ağladığını; ancak daha sonra ehl–i beytinden kendisine ilk kavuşacak kişinin kendisi olduğunu müjdelediğinde gülümsediğini söyler. (Buhari, Fezailu Ashabi’n–Nebi, 12; Müslim, Fezailu’s–Sahabe, 97–99)
Bu müjdeyi alan Hz. Fatıma anamız, Allah Resulü SallAllahu Aleyhi Vesellem) vefat ettikten sonra onun acısına fazla dayanamamış ve yaklaşık beş buçuk ay sonra vefat ederek yine babasına kavuşmuştur. Onun analık yaptığı nurlu nesil ise, bulundukları her asrı aydınlatmış ve aydınlatmaya da devam etmektedir. Ne mutlu o nesle ve o nesle tâbî olan kutlulara...
kaynak:zaman gazetesi..ailem dergisi
[/quote][quote=ridâ ]
Hz. Fatıma ile Efendimiz (SallAllahu Aleyhi Vesellem) arasında çok güçlü bir sevgi bağı vardı. Babasının terbiyesi altında yetişen Hz. Fatıma, O’na çok benziyordu. Haya ve edebi, konuşma tarzı, oturup kalkması ve yaşantısıyla babasını andırıyordu.
Nebiler Serveri (SallAllahu Aleyhi Vesellem)) de kendi pâk neslini devam ettirecek olan kızını çok seviyor, kızı yanına geldiğinde onu ayakta karşılıyor, elini tutup “Hoş geldin kızım” diyor ve ona iltifatlar edip yanına veya kendi yerine oturtuyordu. (Müslim, Fezailu’s–Sahabe, 98; Ebu Davud, Edeb, 143, 144)
Efendimiz SallAllahu Aleyhi Vesellem)’in, “Fatıma benim bir parçamdır, onu sevindiren beni sevindirmiş, onu üzen de beni üzmüş olur.” (Buhari, Fezailu Ashabi’n–Nebi, 12, 29) iltifatına mazhar olan Hz. Fatıma validemizin, babasını savaş meydanlarında da yalnız bırakmadığını görüyoruz. O, Uhud Savaşı’nda mücadele eden sahabelere yiyecek ve su taşımış ve aynı zamanda yaralananların yaralarını sarmıştır. Savaşın kızıştığı bir anda gözleriyle babasını arayan Hz. Fatıma, babasının ağzından kan boşaldığını görünce hemen yanına koşmuştu. Babasının dişi kırılmıştı. O, elleriyle babasının kana bulanan yüzünü temizlemeye çalışmış, kanın dinmediğini görünce de bir hasır parçasını yakıp küllerini Efendimiz’in (SallAllahu Aleyhi Vesellem)) yüzüne bastırarak akan kanı durdurmuştu. (Müslim, Cihad, 101)
Babasına çok düşkün olan Hz. Fatıma, Efendimiz SallAllahu Aleyhi Vesellem)’in vefat anlarında yanına gelir ve babası kızının kulağına bir şeyler fısıldar. Bunun üzerine ağlamaya başlayan Hz. Fâtıma, Allah Resulü’nün kulağına eğilip tekrar bir şeyler söylemesiyle ağlamayı bırakır ve bu defa tebessüm etmeye başlar. Daha sonra bu olayın nedenini anlatan Hz. Fâtıma, Hz. Peygamber SallAllahu Aleyhi Vesellem)’in, yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak vefât edeceğini söylediğini ve kendini tutamayarak ağladığını; ancak daha sonra ehl–i beytinden kendisine ilk kavuşacak kişinin kendisi olduğunu müjdelediğinde gülümsediğini söyler. (Buhari, Fezailu Ashabi’n–Nebi, 12; Müslim, Fezailu’s–Sahabe, 97–99)
Bu müjdeyi alan Hz. Fatıma anamız, Allah Resulü SallAllahu Aleyhi Vesellem) vefat ettikten sonra onun acısına fazla dayanamamış ve yaklaşık beş buçuk ay sonra vefat ederek yine babasına kavuşmuştur. Onun analık yaptığı nurlu nesil ise, bulundukları her asrı aydınlatmış ve aydınlatmaya da devam etmektedir. Ne mutlu o nesle ve o nesle tâbî olan kutlulara...
Ailem[/b][/color]
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan