Huzeyfe b. Yemân (r.a.) der ki

Huzeyfe b. Yemân (r.a.) der ki: “Halk, Rasûl-i Ekrem'e hayırdan sorarlardı. Ben de bana erişmesinden endişe ederek şerden sorardım. Bir kere “Yâ Rasûlallâh! Biz, vaktiyle câhiliyet devrinde şirk ve küfr içinde idik. Sonra, Allâh'ın Peygamberi bize İslâm’ı getirdi. Bu hayr ve saadetten sonra gelecek bir şer ve fitne var mıdır?” diye sordum. Rasûlullâh (s.a.v.) “Evet, vardır.” buyurdu. Ben: “O şerden, fitneden sonra, bir hayır ve salâh var mıdır?” dedim. Rasûlullâh (s.a.v.):
“Evet, bir hayır ve salah vardır. Fakat, onun içinde bazı şer ve fesâd bulunacak.” buyurdu. Ben: “O hayrın kiri nedir?” diye sordum. Rasûlullâh (s.a.v.):
“O devrin âmirlerinden bir zümre, ümmeti, benim sünnetim hilâfına idâre edecekler. Sen, o devrin âmir ve vâlilerinden bazılarının hareketlerini tasvîb, bazılarının hareketlerini de reddedeceksin” buyurdu. Ben: “Yâ Rasûlallâh, bu karışık hayır devrinden sonra, yine, bir şer ve fesad devri gelecek midir?” dedim. Rasûlullâh (s.a.v.):
“Evet, gelecektir. O devirde, bir takım dâîler (davetçiler), halkı, Cehennem kapılarına çağıracak. Herkim, onların dâvetine icabet eder(gider)se, onu, Cehenneme atacaklar.” buyurdu. Ben “Yâ Rasûlallâh! Bu davetçileri bize tarif etseniz?” dedim. Rasûlullah (s.a.v.): “Onlar, bizim milletimizden insanlardır. Bizim dilimizle konuşurlar.” buyurdu. Ben “Yâ Rasûlallâh! O devir bana yetişirse nasıl hareket etmemi emredersiniz.” dedim. Rasûlullah (s.a.v.) “İslâm cemâatına tâbi ol ve onların âmirine itâat et.” buyurdu. (İLA 74

Konular