gece oku

Şeyh İbrahim Dusûki’nin yakın müridlerinden iki tanesi, bazı erzakı tedarik için çarşıya gitmişler, alış veriş yapıyorlardı. Onların kıyafetlerinden, sakal ve cübbelerinden, sarıklarından rahatsız olan bazı kendini bilmezler, durup dururken, ortada hiç bir sebep yokken, bu kemâl ehli müridlere sataştılar ve hır çıkardılar. Ortalığı velveleye vererek bir de kadıya şikâyet ettiler. Bu iki müridin kendilerine hakaret ettiğini, hatta dövmeye kalktığını iddia ettiler.
O beldenin kadısı ise mâneviyat ehline karşı son derece allerjisi olan, tasavvuf ehline hor bakan, kendini beğenmiş bir kimse idi. Her iki müridi de haksız yere zindana attırarak işkence ettirdi. Üç gün, beş gün derken bu işin sonunun gelmeyeceğini anlayan müridler, durumu mektupla şeyhlerine bildirdiler. Dua ve himmetlerini istediler.
Şeyh İbrahim Dusûki Kuddise Sirruhu mektubu okuduktan sonra, bir müddet kıbleye müteveccihen murakabeye daldı. Az sonra başını kaldırdı. Ve kadıya hitaben şöyle bir mektup yazdı:
Haber aldım ki, sen müridlerimi haksız yere zindanda tutup işkence ettiriyormuşsun. Şunu iyi bil ki; Huşû yaylarıyla atıldığında, gece okları mutlaka hedefini bulur!.. Erler, menzile ulaşmak için ellerini açar da, göz kapakları yaşlarla dolarsa, yay çekilir, ok da fırlatılırsa, işte o zaman zırh ile korunmak da faide vermez!
Mektup kadının eline geçince çok sinirlendi, hakaret vari şeyler söyleyerek, hışımla mektubu açtı.
Şu haddini bilmezlere bakın hele... Bir de kalkmışlar, mektup yazıyorlar diyerek mektubu okumaya başladı. Kadı dinleyenlerin yanında alaylı bir eda ve ifade ile mektubu okurken, sıra:
”Yay çekilip, ok da fırlatıldığında” cümlesine gelince, mektubun içinden müthiş bir suratte bir ok fırlayıp, kadı’nın göğsüne saplandı.
Yara çok derindi. Ne kadar uğraşıldı ise de kadıyı kurtaramadılar. Kadı can çekişe çekişe öldü.
Hiç bir suçu olmayan müridler de derhal zindandan çıkarılarak serbest bırakıldılar.
alinti okurken hosuma gitti