Abdulkadir Geylani Hazretleri
[b]Büyük İslam alimlerinden ve evliyanın meşhurlarından. Künyesi Ebu Muhammed’dir. Muhyiddin, Gavsü’l-Azam, Kutb-i Rabbani, Sultan-ı Evliya, Kutb-u Azam gibi lakaplarla anılmaktadır. Babası Ebu Salih Musa bin Abdullah, annesi Fatıma binti Ebu Abdullah Ümmü’l-Hayr’dır. Babasının ismi kaynaklarda farklıdır. Peygamber efendimizin soyundan olup, hem seyyid hem şeriftir. 1077
(H. 471)de İran’ın Geylan şehrinde doğdu, 1166 (H. 561)da Bağdat’ta vefat etti. Kabri Bağdat’tadır.
Önce doğduğu yer olan Geylan’da ilim öğrenmeye başladı. Küçük yaşta Kur’an-ı kerimi ezberledi. Daha sonra Bağdat’a gidip, zamanın meşhur alimlerinden ilim tahsiline devam etti. Fıkıh ilmini, Ebu Hattab Mahfuz, Ebü’l-Vefa, Ali bin Ukayl, Ebu Hüseyin bin Kadı Ebu Ya’la ve diğer fıkıh alimlerinden; hadis ilmini, Ebu Galib bin Bakıllani, Ebu Said Muhammed bin Abdülkerim, Ebu Cafer ve diğer hadis alimlerinden; tasavvuf ilmini ise, Ebu Salih hazretlerinden, Şeyh Ebu Sa’id Ali Mahzumi’den ve Ebü’l-Hayr Muhammed bin Müslim Debbas’tan tahsil etti. İlim tahsilini tamamladıktan sonra vaz ve ders vermeye başladı. Derslerine devam edenler arasında pekçok alim ve salih yetişti.
Fıkıh ve hadis ilimlerinde müctehidlik derecesine yükseldi. Önceleri Şafii mezhebinde iken, Hanbeli mezhebinin ortadan kalkmak üzere olduğunu görerek Hanbeli mezhebine geçti. Böylece bu mezhep yayıldı. Bir ara vaz ve ders vermeyi bırakıp, yalnızlığı tercih ederek, inzivaya çekildi. Bütün vakitlerini ibadet ve nefis mücadelesiyle geçirdi. Bir müddet bu hayata devam eden Abdülkadir Geylani, tekrar ders , vaz ve fetva vermeye başladı. İki mezhepte de fetva verirdi. Pekçok kimse onun sohbetleri ile olgunlaştı; beş yüz Yahudi ve Hıristiyan onun huzurunda Müslüman oldu.
Tam kırk sene on üç çeşit ilim ve fende ders verdi. Tasavvufta en yüksek dereceye ulaştı. Tasavvuftaki yoluna onun ismine izafeten “Kadiriyye” adı verildi. Ondan ilim ve feyz alan binlerce talebesi çeşitli memleketlere giderek İslamiyeti anlattılar. Pekçok kerameti görülen Abdülkadir Geylani, Bağdat’ta vefat etti. Cenaze namazını kılmak üzere görülmemiş bir kalabalık toplandı. Cenaze namazını oğlu Abdülvehhab kıldırdı. Bağdat’ta defnedildi.[/b]
(H. 471)de İran’ın Geylan şehrinde doğdu, 1166 (H. 561)da Bağdat’ta vefat etti. Kabri Bağdat’tadır.
Önce doğduğu yer olan Geylan’da ilim öğrenmeye başladı. Küçük yaşta Kur’an-ı kerimi ezberledi. Daha sonra Bağdat’a gidip, zamanın meşhur alimlerinden ilim tahsiline devam etti. Fıkıh ilmini, Ebu Hattab Mahfuz, Ebü’l-Vefa, Ali bin Ukayl, Ebu Hüseyin bin Kadı Ebu Ya’la ve diğer fıkıh alimlerinden; hadis ilmini, Ebu Galib bin Bakıllani, Ebu Said Muhammed bin Abdülkerim, Ebu Cafer ve diğer hadis alimlerinden; tasavvuf ilmini ise, Ebu Salih hazretlerinden, Şeyh Ebu Sa’id Ali Mahzumi’den ve Ebü’l-Hayr Muhammed bin Müslim Debbas’tan tahsil etti. İlim tahsilini tamamladıktan sonra vaz ve ders vermeye başladı. Derslerine devam edenler arasında pekçok alim ve salih yetişti.
Fıkıh ve hadis ilimlerinde müctehidlik derecesine yükseldi. Önceleri Şafii mezhebinde iken, Hanbeli mezhebinin ortadan kalkmak üzere olduğunu görerek Hanbeli mezhebine geçti. Böylece bu mezhep yayıldı. Bir ara vaz ve ders vermeyi bırakıp, yalnızlığı tercih ederek, inzivaya çekildi. Bütün vakitlerini ibadet ve nefis mücadelesiyle geçirdi. Bir müddet bu hayata devam eden Abdülkadir Geylani, tekrar ders , vaz ve fetva vermeye başladı. İki mezhepte de fetva verirdi. Pekçok kimse onun sohbetleri ile olgunlaştı; beş yüz Yahudi ve Hıristiyan onun huzurunda Müslüman oldu.
Tam kırk sene on üç çeşit ilim ve fende ders verdi. Tasavvufta en yüksek dereceye ulaştı. Tasavvuftaki yoluna onun ismine izafeten “Kadiriyye” adı verildi. Ondan ilim ve feyz alan binlerce talebesi çeşitli memleketlere giderek İslamiyeti anlattılar. Pekçok kerameti görülen Abdülkadir Geylani, Bağdat’ta vefat etti. Cenaze namazını kılmak üzere görülmemiş bir kalabalık toplandı. Cenaze namazını oğlu Abdülvehhab kıldırdı. Bağdat’ta defnedildi.[/b]
Konular
- Yaptıklarımızın Hesabını Vermeye Hazırlıklı Mısınız.
- Kur'an Nasıl Bir Devlet Yönetimini Öneriyor.
- Kendimize Rab lar Edindiğimizin Farkında Bile Değiliz.
- Sesli düşler
- Ömürden Kaybolan Bir Senemiz
- Yardıma ihtiyacım var
- Hakan Kenan Hoca
- Türkiye'nin Gururu Lingerium
- Zorunlu Trafik Sigortası
- Kur'an ın Bizlere İndirilme Amacını Doğru Anlamalıyız.
- Rivayetleri Aklamak Adına, Kur'an a Saygısızlık Yapmayalım.
- Allah ın Affetmesi, Şefaati Konusunu Nasıl Anlamalıyız.
- Hac Suresi 47, Zümer Suresi 42. Ayetlerin. Ölüm Ve Rüya İlişkisi.
- Allah ın Sınırlarını Aşarak, Kafirlerden Olmak İstemiyorsak.
- Kur'an neden arapça indirilmiştir. Zuhruf 2-3. Fussilet 44. Ayet.
- Elbette tek vatan bö-lü-ne-me----yiz
- Bizleri dinden saptıran en büyük yanlışımız.
- Çalışanlarınızın network trafiğini DeskGate ile inceleyin
- DeskGate en iyi sirket guvenlik programi
- Pekala ölmüyormuyuz
- Siber saldırı ve afetlere karşı veri yedekleme yazılımı DeskGate
- Işsizlik sel gibi
- Ad adres telefon
- Nuhilik (noahidizm)
- Isa beklenen yahudi mesih midir?
- Cümle kapısı..
- Karagöz İle Hacivat Konuşmaları 3
- Nasreddin Hoca Fıkraları
- Allah ın resulünün bizlere örnek oluşunu, hangi kaynaktan öğrenmeliyiz?
- Ayşecik İle Yasemin Sultan